Allaha İman iman etmenin şartlarından ilkidir. Allaha iman, “Kalp ile tasdik etmek, dil ile ikrar(söylemek) ve beden ile amel etmek” manasına gelir.
Allaha iman insanoğlunun şu dünyaya gelmesinin, yaşamasının en temel noktası desek yanlış olmaz. Zira Allah kendisini isim ve sıfatlarıyla şu kainatta göstermiş, peygamberler göndermiş ve kitaplar indirmiştir.
Yani kendisini tanıttırmak ve bildirmek istiyor. Bizde imanımızla Allah’ı tanımak ve ibadetimizle ona kendimizi sevdirmek için azami derecede gayret ve çaba sarf etmeliyiz.
Allaha İman
İslâm’ı öğrenmek için birçok zahmete katlanan heyet Allah Resûlü’nün huzuruna çıktığında Hz. Peygamber onları, “Hoş geldiniz!” diyerek karşılar. Hz. Peygamber’in karşılamasının ardından heyet adına Abdullah b. Avf söz alır ve “Ey Allah’ın Resulü! Bizler sana uzak beldelerden, meşakkatli yolculuklar yaparak geliyoruz.
Ayrıca bizim geldiğimiz yerde bulunan, küfür ehli olan ve bize düşmanlık yapan Mudar kabilesi bulunduğundan bizler buraya ancak savaşın yasak olduğu haram aylarda gelebiliriz. Siz bizlere öyle tesirli güzel şeyler tavsiye edin ki biz de geride bıraktığımız insanlarımıza anlatalım ve cennete girmemize vesile olsun.” der.
Bu ifadeler üzerine Allah Resûlü (s.a.v) onlara sadece bir olan Allah’a iman etmelerini söyledikten sonra bir olan Allah’a iman etmek ne demektir bilir misiniz?” diye sordu. Onlar da “Allah ve Resûlü en iyi bilendir.” demeleri üzerine;
“Allah’tan başka ilâh olmadığı ve Muhammed’in onun elçisi olduğuna iman etmek, namazı güzelce (dosdoğru) kılmak, zekatı hakkıyla vermek, orucu (ramazan orucu) tutmaktır.” dedi. Arkasından Hz. Peygamber “Dediklerimi iyice ezber edin ve arkada bıraktığınız kabile halkına da anlatınız.” diyerek onları uğurladı.
Dünya ve edebi saadeti elde edebilmek için bilgi isteyen Abdülkays heyetine Allah’a iman konusunda Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle demişti “Kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve organlar (beden) ile amel etmek” ten oluşan bir bütündür.
Yani Allah’a iman etmek; Allah’ın var oluğunu, birliğini, eşi ve benzeri olmadığını, şeriki, ortağı ve dengi hiçbir şeyin olmadığını kabul ederek tasdik etmektir. Ve bu hakikatler doğrultusunda yaşamaktır.
İmanı Kalp İle Tasdik Etmek
Allaha iman, iman esaslarının temelidir. Bütün peygamberlerin ortak tebliğidir. Bütün kutsal kitapları ortak konusudur. Bir insanın yapabileceği işlerin en hayırlısı ve en güzelidir. İnsanı insan yapan en temel olgudur.
Allaha iman işin özünde onun yüceliğini, tek ve benzersiz olduğunu, kulluğa ve ibadete layık olanın yalnızca o olduğunu kalpten onaylamaktır. Zira tasdik etmenin ve inancın makamı kalptir.
İman gönülden inanmaktır ki muhatabı kalptir. İmanın şeklen veya zahiri değil özde ve hakikatte olması istenir ki yine bunun yeri kalptir. İman vicdan işidir desek yine merkezi kalptir.
Bunun için Allah Resûlü (s.a.v.) “Her kim kalbiyle tasdik ederek Allah’tan hariç ilâh olmadığı ve Muhammed’in onun Resûlü (elçisi) olduğuna şehadet ederse, Allah ona cehennemi haram kılar.” demiştir. Yani Allah’a imanın kalben olmasına vurgu yaparak ebedi saadetin ancak imanın kalpte yerleşmesiyle imkan bulacağına işaret etmiştir.
İmanı Dil İle İkrar
Allaha iman dediğimizde ilk muhatap kalp dedik sonraki boyutu ise dil ile ikrardır. Hadislerde Allaha iman konusunda dil ile ikrar boyutuna dikkat çekilmiş ve Allaha iman ifade eden kelimeleri söylemeye inananlar teşvik edilmiştir.
Bu noktada çok hadis vardır. Örneğin “Kim (her gün) 100 kez ‘Lâilâhe illâllâhü vahdehû lâşerîkeleh, lehü’lmülkü ve lehü’lhamdü ve hüvealâ külli şey’inkadîr.’ derse bu sözler o kimse 10 köleyi azat etme sevabına denk geldiği, 100 hasene yazılır ve 100 günahı silindiği, (Bu kelimeler) o günün akşamına kadar onun için şeytanlara karşı muhafaza ettiğini, buyurmuştur.
Evet önemli bir husus kişi kalbinde var olan Allaha iman bilincini devamlı diri tutması gerektiğidir. Bunun için Hz. Peygamber (sav) iman edenlerden imanı hatırlatan kelimeleri çokça telaffuz etmelerini istemiş, ibadetlerini de bu bilinçle yapmalarına vurgu yapmıştır.
Bu noktada ibadetlerin önemi ortaya çıkmaktadır. Zira ibadetlerde hem kalp hem dil hem azalar devamlı Allah’ tespih eder Allah’ı hatırlatır, imanı hatırlatır.
İman ve Amel
Allah’a imanın bir göstergesi de amel etmek olduğu görülecektir. Allah inancının kalplerde kökleşmesi, sağlamlaşması ve hayatın her alanına imanın tezahürlerinin görünmesi imanın fiilen yaşanmasıyla olur.
İman varlığını ve kuvvetini hayata fiili olarak geçmesiyle muhafaza edebilir. Onun için iman beraberinde amel ister. Yani hem amal olmalı hem tefekkür olmalı ki birbirine kuvvet versin.
Şunu da unutmayalım ki Allaha iman çok önemlidir. Ama bir önemli konu daha var ki onu muhafaza etmektir. Zira onu elimizden almak isteyen şeytan gibi sinsi bir düşmanımız var. Onunla mücadele etmek için iman, amel ve ilim lazım bize vesselam…