Oruç Tutmak
İslam’ın üçüncü şartıdır ve bir şeyden uzak kalmak, bir şeye karşı kendini engellemek anlamına gelir. Oruç, Arapça bir kelime olup kökü “savm” kelimesidir.
Oruç tutmak, genel anlamda niyet ederek, tan yerinin ağarmasından imsak vaktinin başlamasından güneş batıncaya kadar geçen sürede bir şey yememek, içmemek ve cinsel ilişkiden uzak kalmakla yapılan bir ibadettir.
Oruç tutmak konusunda Kur’an’da önceki toplumlara da orucun farz kılındığı bildirilmiş ve tutulması farz kılınmıştır. Orucun, Allah’a kul olma bilincinin oluşması, mümin birinin itaati ve kulluğun belirli bir disiplin içinde olması noktasında nefis terbiyesinde önemli bir yeri vardır.
Oruç gibi Allah’ın emir ve yasaklarının pek çok hikmeti vardır. Ancak bizim amacımız, her daim her ibadetimizde ihlas ve samimiyet olmalıdır. Oruç tutmak da öyledir; maddi ve manevi pek çok hikmeti ve faydası vardır.
İslam Tarihinde Tutulan İlk Oruç Aşure Orucudur ve hicretin ikinci yılında farz kılınmıştır.
Hz. Peygamber (sav), oruç tutmak ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur: “Oruç bizim için bir kalkandır. Oruçlu olan biri, kendisiyle tartışmaya veya kavgaya kalkışırsa, iki defa ‘Ben oruçlu biriyim’ desin. Bu canı bu bedende tutan Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun (açlıktan dolayı değişen) ağız kokusu, Allah nezdinde misk kokusundan daha hoştur.”
Allah (c.c) oruçlu için şöyle buyurur: “O, yemesini, içmesini ve isteklerini benim için terk ediyor. Oruç benim içindir. Onun mükafatını da ben vereceğim.”
Oruç İbadetinin Farz Olması
Bakara suresi 183-184. ayetleridir ki mealen: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, kim gönülden bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse), o kendisi için daha hayırlıdır.”

İlk zamanlarda sahabe-i kiramdan dileyenler oruç tutmuş, dileyenler ise tutmadıkları gün sayısı kadar fidye vermişlerdir. Daha sonra ise Bakara suresi 185. ayet mealen: “…İçinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin” ayeti ile oruç ibadeti Ramazan ayına yetişen herkese farz kılınmıştır.
Peygamberimizin Oruç İbadeti Hakkında Öğütleri
“Her kim Ramazan orucunu tutar, sonra buna Şevval ayında 6 gün daha eklerse, bütün yıl oruç tutmuş gibi olur.” (Müslim)
“Resulullah (s.a.v) ayın on üç, on dört, on beşine denk gelen ak günlerde (eyyam-ı bid) oruç tutmamızı bize emretti.” (Nesai)
Efendimiz (s.a.v) ayın üç günü oruç tutmayı tavsiye etmiştir. Hz. Aişe (r.a) Validemiz: “Allah Resulü ayın hangi günlerinde oruç tutardı?” diye sorulunca: “Allah Resulü, orucu ayın hangi gününde tuttuğuna çok aldırmazdı,” cevabını vermiştir. (Müslim)
Hz. Aişe Validemizden rivayetle: “Allah Resulü pazartesi ve perşembe oruçlarını dört gözle beklerdi.” (Tirmizi)
Efendimiz (s.a.v) Ramazan ayı dışında da oruç tutmanın faziletli olduğunu belirtmiştir. Muharrem ayında tutulan oruç ile ilgili olarak: “Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem’de tutulan oruçtur. Farz namazdan sonra en faziletli namaz gece namazıdır.” buyurmuştur. (Müslim)
Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Ameller pazartesi ve perşembe günleri Allah’a arz olunur. Ben amelimin arzı sırasında oruçlu olmayı isterim.” buyurmuştur. (Tirmizi)
Yine Efendimiz (s.a.v)’e pazartesi oruç tutmak hakkında soru sorulduğunda: “Ben o gün doğdum, bana o gün vahiy geldi.” buyurmuştur. (Müslim)
Şaban ayında oruç tutulması ile ilgili olarak Hz. Aişe validemiz: “Ben Allah Resulünün (s.a.v) kesinlikle Şaban ayında tuttuğundan daha fazla oruç tuttuğu bir ay görmedim.” rivayet edilmiştir. (Müslim)
Bunun dışında Efendimiz (s.a.v)’in Ramazan ayı haricinde hiçbir ayın tümünü oruçla geçirmediği rivayet edilmiştir. (Müslim)
Oruç Tutmanın Yasak Olduğu Vakitler
Efendimiz (s.a.v) oruç tutmak için yasak olduğu vakitleri de bildirmiştir. Bu vakitler, Ramazan Bayramı’nın 1. günü ve Kurban Bayramı günleridir. (Buhari)
Ayrıca Efendimiz (s.a.v) sadece Cuma günleri oruç tutulmasından hoşlanmadığı rivayet edilmiştir. Bunu ifade eden hadis şöyledir: “Biriniz, cumadan bir gün evvel veya bir gün sonra da oruç tutmadıkça sadece Cuma günü oruç tutmasın.” (Buhari)
Oruç tutmak, gerek dünyevi gerek uhrevi pek çok faydası vardır ve saymakla bitmez. Bize düşen, ihlasla Allah emrettiği için oruç tutmak olmalıdır, vesselam.