Kuran Allah kelamı ve Allah’ın sözleri olduğunun delilleri nelerdir? Evet son zamanlarda bu konu hakkında yapılan açıklamalara karşı bir yazı yazalım dedik.
Kuran Allah kelamı olduğu çok açık ve tartışma götürmez bir gerçektir. Bu yazımızda bu konuya ait delilleri ve söylenecekleri bir araya getirdik. Bu hakikatin aksine hareket edenler küçük akıllarına sığıştıramadıklarından veya kinlerinden hareket ettiklerini unutmayalım.
Öncelikle bilmeliyiz ki şimdiye kadar gelen bütün alimler ve Kur’an-ı Kerim lafzıyla hem de manası itibarıyla Yüce Allah’ın katındandır ve her şeyiyle ona aittir. Kuranda anlatılan kıssalar da gerçekten yaşanmış olaylardır ve gayb haberler vahiy edilmiştir.
Kuran Allah’ın koruması ile tek harfi bile değişmeden günümüze kadar gelmiştir ve de kıyamete kadar aynen kalacaktır.
Kuran Allah kelamı olduğuna dair deliller
Kur’an Kerim Bakara suresi 23 ve 24. ayetlerde herkese meydan okuyor. Diyor ki: “Eğer kulumuza (Hz. Muhammed’e) indirdiğimiz (Kur’an) hakkında şüphede iseniz, haydin onun benzeri bir sure getirin.
Allah’tan başka güvendiklerinizin hepsini yardıma çağırın, eğer sözünüzde samimî iseniz! Eğer, yapamazsanız –ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- o hâlde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. O ateş kâfirler için hazırlanmıştır.”
Bu meydan okuma gayet açıktır ve geçerliliği ortadadır. Her alandan ister edebiyatçı ister felsefeci ister münkir kim olursa meydan okuyan hem de kıyamete kadar. Be diyor;
Ey münkirler! İnanmayanlar şayet Kur’an’ın Allah kelamı olduğuna inanmazsanız ve derseniz ki Kur’an beşer kelâmıdır. O vakit size bir teklifimiz var siz de bir Kur’an yazabilirsiniz. Haydi, yazın ki yazamazsınız olmadı bir suresine olsun benzer bir sure yazın!
İşte size fırsat yazın ki davanızı ispat edin. Neticede siz de beşersiniz! Lakin yazamazsanız ve neticede Kur’an’ın Allah kelâmı olduğuna da inanmayacak olursanız, o vakit Cehennem’deki ateşinize hazır olun!
Evet ne o gün ne de bugün hiçbir surette hiçbir kimse Kur’an’ın ayetlerine benzer bir ayet olsun yazabilmiş değildir. Tarih meydandadır!
O şüpheci kişiler unvanı ne olursa tüm yardımcıları ile beraber samimi iseler eğer bunu teslim ederler. Yok teslim etmiyorlar ise güçleri yetiyorsa çağrı onlara dahi açıktır! Kur’an ise onların damarlarına dokundurarak diyor ki, hodri meydan!
Topunuz toplanın yine yapamazsınız, Bediüzzaman hazretlerinin dediği gibi haydi yazdıkları şeyler anlamlı hakikatler olmasın, anlamsız kıssalardan ibaret olsun, sadece Kur’an’ın nazmına ve belâgatına nazire yapsınlar! Yine yapamazlar yapamadılar da.
Kuran Neden Allah kelamıdır
1- Belagat ve İcazlı olması
Belâgat Nedir? Bir sözün fasih, akıcı, etkili ve mükemmel olmasıyla beraber hem hitap edilen kimseye hem içinde bulunulan duruma uygun düşecek bir şekilde ifade edilmesidir. İcaz ise bir maksat ve fikrin en az sözle açıklanması” demektir
İşte Kuran’ın indiği dönemde bu belagat ve icaz ustaları pek çoktu. Aman onlar bile Kuran karşısında aciz kaldılar ve bunu itiraf ettiler ki örnekleri pek çoktur.
2- Geçmişten ve gelecekten haber vermesi
Bir insan böyle bir kitap yazmak istese hem geçmişten hem gelecekten doğrudan kesin olarak bahsedemez. Kur’an’ın gelecekten verdiği haberlerin doğru olması, geçmiş ümmetlerden görürcesine haber etmesi ve bu haberlerin vakaya mutabık olması (sonradan yapılan araştırmalarla doğrulanması) gösteriyor ki Kuran insan sözü olamaz.
Örnek mi: Hz. Musa’ya (a.s) iman edenlerin denizin ikiye yarılmasıyla kurtulması ve akabinde Firavun ile askerlerinin suda boğulmasını anlattığı yerde Firavun ’un cesedini koruyacağını ve sonra insanlara ibret olması için ortaya çıkaracağını ifade eden ayetler.
Mekke ve Hayber fetihlerini öncesinde haber etmesi, Rumlarla İranlıların yapacağı savaşta Rumların galip geleceğini, Bedir savaşından önce müşriklerin mağlup olacağını, Peygamberimizin sahabelerle birlikte korkmadan Mekke’yi ziyaret edip umre yapacaklarını önceden bildirmiş ve daha sonra bunlar aynen çıkmıştır.
3- Gençliği ve Eskimemesi
İnsanın yazdığı bir kitap kaç kere okunur? Kaç kere okuruz? Bir kitabı 100 kere okuyan var mı? Ama kuran öyle mi 1400 yıldır sayısız okunmuş ve okunuyor. Hem de pek çok kişi anlamını bilmeden lezzetle okunuyor bu dahi Kuran Allah kelamı olduğunu gösterir.
Kuran inzal olalı 1400 yıl geçtiği halde her insan çeşitli sebeplerle her asırda Kur’an’ı okuyup ona müracaat ediyorlar. İşte Kur’an, bütün asırlardaki insanların ihtiyaçlarına cevap veriyor. Ortaya koyduğu hükümler, meseleler eskimiyor, vakti geçmiyor. Herkesi tatmin ediyor ve ders veriyor.
Âlimler ilimlerini ondan almışlar ve alıyorlar, Müçtehitler içtihat hükümlerinde ona dayanıyorlar, Vaizler nasihatlerini ondan alıyorlar. Duaların kaynağı oluyor, Hastalar şifaları için ona müracaat ediyorlar ve hatta bilim adamları bile bazı buluşlar için Kur’an’dan istifade ediyorlar. İşte tüm bunlar örnekleri ile pek çoktur ve Kur’an’ın gençliğini ve tazeliğini göstermektedir.
4- Kuranda bulunan Olağanüstü Anlatım
Kur’an ayetleri şu kâinattan, alemlerden ve içindekilerden ve başlangıçlarından, yaratılışlarından öyle bahseder ki onları yaratamayan ve şu kâinatı bir bütün olarak bilemeyen o şekilde söyleyemez.
Hem Allah-u Teala kendi kitabında kendi zatını, kendi sıfatlarını ve isimlerini ve icraatlarını harika bir şekilde anlatıyor ki, sadece Allah-u Teâlâ Hazretleri kendini öyle mükemmel surette anlatıp ders verebilir.
Hem aciz, fakir ve küçücük bir insanın gayb perdesi arkasındaki âlemlerin Rabbini bu şekilde tanıyıp keşfetmesi anlatması mümkün değildir.
Hem Kur’an’da öyle anlatım var ki, bir insanın hele ki ümmi birinin sosyal hayat, miras, ceza, aile, hukuku çeşit çeşit hükümlerle ilgili anlattığı hakikatlerin asırlarca insanlığı saadet, adâlet ve hakkaniyetle yönetecek bir şeriatı tek başıyla yapması mümkün değildir.
Hem ayetlerde cennettin ve cehennemin dahi ahiretin geçtiği ifadeler, hem fenlerin gelişmesi ile ortaya çıkabilecek denizlerde tatlı ve tuzlu suyun birleşmemesi, ana rahminde ceninin üç karanlık içinde yaratılması, göklerin devamlı genişletilmesi ve dünya semasının koruyucu bir tavan olması gibi Kur’an’ın 1400 sene evvelden haber ettiği konular ki, o zamanda ki bir insanın kendi başına onları bilmesi imkânsızdır. Demek Kur’an Allah kelamıdır.
5 – Gerçekleştirdiği Büyük Değişiklik
Kuran’ın indiği başta Arab Yarımadası olmak üzere her yerde bir cehalet ve zulüm vardı. Zayıf kişiler kuvvetlilerin zulmü altında eziliyor, kız çocuklarını diri diri toprağa gömülüyor ve çirkin adetler ve ahlaksızlıklar almış başını gidiyordu.
Kuran’ın gelmesi ile bütün bu insanlık dışı çirkinlikler kısa bir sürede adeta mucizene bir şekilde sona ermiştir. Çok kısa zamanda Cahiliyet devri asr-ı saadete dönmüştür.
Sadece o asır mı? Hayır akabinde çok geçmeden Kuran nuru bütün Ortadoğu, Kuzey Afrika, Endülüs (İspanya), Orta Asya gibi hâkim olduğu çok geniş topraklarda ve toplumlarda aynı büyük inkılap gerçekleştirmiştir.
Üstelik bu değişim sadece siyasi ve sosyal hayatta değil, insanların akıllarında, kalp ve ruhlarında dahi tamamen değişiyordu. Hz. Ömer gibi kendi kızlarını acımasızca toprağa gömen o katı kalpli insanlar, karıncayı incitmeyecek derecede merhamet sâhibi oluyor ve eşsiz adâletleri ile dünyaya nam salıyordu.
6- Kuran Allah Kelamızira Nice İnsanlar Yetişmiştir
Kuran Allah kelamı olduğunun en büyük ispatı Hz. Muhammed (asm)’dır. Çünkü O’nun (asm) hak bir peygamber olduğunu gösteren pek çok mucizelerin olması ve güzel bütün huyların onda toplanması o kadar sağlam ve sarsılmaz delillerdir ki onun peygamberliğine ait bütün deliller, aynı zamanda Kuran Allah kelamı olduğuna delildir.
Peygamberimizden sonra başta sahabeler olmak üzere binler alimler, evliyalar, asfiyalar ve salih insanlar Kur’an’a uyarak üstün vasıfları almışlardır. İlginçtir ki fen âlimleri bile bazı buluşlarını Kur’an’dan istifadeyle yapmışlardır. Böylece yetiştirdiği insanlar cihetiyle de Kur’an’ın hak kelamullah olduğu bedihidir.
Hem bakınız asırlar buyunca yazılan binlerce tefsir ve yazılan kitaplar açıklaya açıklaya ondaki manaları ve sırları bitirememişler bitiremezler de zira o Kuran Allah kelamıdır.
7- Kuran okumak usandırmaz ve ezberlenmesi kolaydır
Bir insan sevdiği bir yemeği devamlı olarak yese belli bir süre sonra bıkar. Ondan demişler ki “Bal yiyen baldan usanır” Aynen bunun gibi çok sevdiğimiz bir müzik de sevdiğimiz bir kitapta böyledir belli bir süre sonra usandırır.
Lakin Kur’an böyle değildir. Kur’an’ı hangi vakit açıp okusak bıkmıyoruz. Bir başkasından dinlesek yine usandırmıyor. Hatta lezzeti veriyor. Dahası radyolarda, televizyonlarda, câmilerde okunuyor ve insanlar yine bıkmadan dinlemeye devam ediyor.
1400 yıl geçtiği halde asırlardan beri tazeliğini ve tatlılığını koruyor. Örneğin bir Müslüman yalnız bir günde kıldığımız namazlarında okuduğumuz Fatiha Suresi’ni 40 defa okuyoruz. Yani bir yılda aynı sureyi 14.600 defa okur, ama bıkmaz ve usanmayız.
İşte Kur’an’dan başka hiçbir kitapta bu hususiyet bulunmaz. O zaman diyoruz ki şayet Kur’an, insan sözü olsaydı böyle olmaz Kuran Allah kelamıdır.
Şimdi düşünelim öyle bir kitap olsun bizim dilimizde değil ve ezberlemek istesek karıştırmaya sebep olabilecek, benzeyen çok ibâreleri var. Hem bu kitap 600 sayfadan fazla olsun. Elbette böyle bir kitabı ezberlemek kolay olmaz.
İşte Kuran binlerce kişinin, hele ki çocukların bazen altı ayda, birbirine karıştırmadan, kelime kelime Kur’an’ı ezberlemesi, hâfız olması ve baştan sona kadar ezberden okuması gerçekten çok dikkat çekicidir. Acaba dünyada bu büyüklükte ve bu kadar çok ezberlenen başka bir kitap var mıdır?
8- Kuran Şifa Kaynağıdır
Kuran ayetlerinde geçtiği üzere bir şifa ve rahmet kaynağıdır. Hz. Peygamberimiz (sav) hem kendisine hem de bazı rahatsız ve hasta olanlara Kur’an’dan Âyete’l-Kürsî, Felak, Nâs, Fâtiha gibi bazı sure ve ayetleri şifa niyeti ile okuduğuna dair sahih rivayetler vardır.
Hem İslam tarihine baktığımızsa bu hakikate bağlı çok vaka bulunmaktadır. Şahitleri milyonlardır. İslam tarihinde buna dair pek çok kıssa ve hâtıralar anlatılır.
9- Kuranın yazısında bulunan mucize
Kuran-ı Kerim’in lafızları ve anlamı mucize olduğu gibi yazısında dahi mucizedir. Bütün sayfalarının ayetle başlaması ve ayetle bitmesi ki bu ayetlerin uzunlukları farklı farklıdır.
Birkaç kelimelik ayet de var yarım sayfalık da var hatta bir sayfalık ayetlere kadar pek çok uzunlukları var. Buna rağmen hiçbir sayfanın sonunda ayetin bölünmeden diğer sayfaya geçmesi dikkat çekicidir.
Yazısındaki diğer bir mucize ise Tevafuk mucizesidir. Tevafuk demek birbirine denk gelme veya uygun olma anlamındadır. Bediüzzaman Hazretleri’nin talebelerinden Ahmet Hüsrev Altınbaşak Efendi’nin yazdığı Kur’an buna örnektir. Örnek bir sayfa aşağıdadır.
Örneğin Kuran’da bulunan Allah ve Rab isimleri başta olmak üzere aynı kökten gelen kelimelerinin alt alta, karşı karşıya ya da sayfalar arasında sırt sırta gelerek manidar bir şekilde diziler oluştururlar.
Bütün Kur’an’da bulunan 2806 tane Allah lafzı ve 846 tane Rab lafzı ile aynı kökten gelen kelimeler bütün sayfalarda çok kesretli bir şekilde tevafuk ediyorlar. Bu Kuran’ın yazıldığı zamanda bilgisayarın olmaması ve zor şartlarda yazılması Kuran’ın tesadüf olmadığını gösteren ve Kur’an’ın hak olduğuna başka bir delildir.
İşte böyle asırlardır bir hakikattir ki Kuran Allah kelamı olup benzeri olamaz olamadı da. İşte Kuran meydanda ve asırlardır meydan okumakta ve tarihte bu meydan okumaya karşılık kimse çıkamamıştır. Olsaydı emin olun kesretle yayarlardı. Allah’a emanet olun vesselam.