Hazreti Ali ve İki Dini Hikaye

Hazreti Ali Hazreti peygamberin ben ilmin şehriysem Ali kapıdır dediği İslam’ın dört halifesinden birisidir. Bu yazımızda bu mübarek halifenin yaşadığı hadise ve akabinde ortaya çıkan güzelliklerden bahsedeceğiz.

Bu yazımızda Hazreti Ali zamanında yaşanmış iki hikaye anlatacağız. Birisi Hazreti Ali ve bir Hristiyan arasında geçiyorken diğeri ise bir papaz ile geçiyor. Uzatmadan bu ibretlik hikayelere geçelim.  

Hristiyan ve Hazret-i Ali’nin Zırhı

Hazreti Ali (r.a)’ın, halifeliği vaktinde Kufe’de iken zırhı kayboldu. Bir süre sonra o zırh Hristiyan bir zatın yanında ortaya çıktı. İslam halifesi zırhını tanıdı ve konuyu kadıya götürdü.

Kadıya dedi ki; Bu zırh bana aittir ve benim malımdır. Ben onu ne sattım ne de birine hediye verdim. Şimdi zırhımı bu adamın yanında buldum dedi.

Kadı Hristiyan’a döndü ve Halife iddiasını söyledi, sen ne dersin? Dedi. O ise bu zırhın, kendisinin olduğunu beyan etti ama halifenin sözünü de yalanlamadı.

Kadı Hazreti  sen zırh benim diyorsun ama bu şahıs ise kabul etmiyor. Şu halde bu iddia için şahit getirmen gerekir, dedi. Mübarek halife güldü ve Kadı doğru söylüyor, şimdi benim şahit getirmem lazım lakin hiç bir şahidim yoktur, dedi.

Kadı, iddia edenin şahidinin yokluğundan Hristiyan’ın lehine karar verdi. O da zırhı alarak gitti. Ancak zırhın kime ait olduğunu çok iyi bilen Hristiyan biraz ilerledikten sonra vicdanı razı olmadı, İslam’ın güzelliğine de şahit olmuştu.

Geri dönerek böylesine bir hükümet ve davranış hali basit insanların keyfinden olamaz, hak peygamberlerin hükümet halidir, dedi ve bu zırh Ali’nindir’ diyerek itiraf etti.

Bir süre sonra, onu, Müslüman olarak Hazreti Ali (r.a)’ın ordusunda Nehrivan savaşında Müslümanların yanında savaşırken gördüler.

Papaz ve Hazreti Ali

Hazreti Ali (r.a.) ordusu ile birlikte harbe gitmekteydi. Uğradığı son birkaç yerde su bulamadılar. Sonunda bir kilise gördüler ve oraya giderek su istediler. 

Kilisede bulunanlar ancak 10 mil uzakta su bulabilirsiniz dediler.

Halife oraya kadar gitmeye gerek yok ki şurayı kazın diyerek emir verdi. İşaret edilen yeri kazdılar. Lakin büyük bir taş ortaya çıktı, bu taşı ne kadar uğraştılarsa yerinden oynatamadılar bile.

Bu hali gören mübarek halife parmaklarını taşın altına soktu ve sanki bir tüy kaldırır gibi o taşı kaldırdı. Taşın kalkmasıyla birlikte saf, temiz, tatlı ve soğuk bir su fışkırdı. Herkes sevinçle ve şükürle o sudan içti.

O kilisenin Papazı ve yanında olanlar uzaktan onları seyretmektedirler. Suyun çıkması ve taşın kaldırılmasını görünce, onlarda sevinç halifenin huzuruna gelir ve sorarlar.

Siz Peygamber misiniz? Yoksa dediler. Hayır ben peygamber değilim, lakin son peygamberin hem damadı hem halifesiyim! Orada bulanan Papaz hemen kelime-i şehadet getirerek Müslüman oldu ve şöyle dedi.

Ey Halife! Bu kilise bu taşı kaldıran zatı bekleyip görmek için yapılmış. Bizim kitaplarımızda yazar, hem büyüklerimiz anlatırdı.

Burada bir kuyu vardır ki üzerindeki taşı ya peygamber veya onun Halifesi kaldırabilir. Bu taşı sizin kaldırdığınızı görünce, yıllardır beklediğim isteğimize kavuştuk.

Hazreti Ali dedi ki Allahımıza hamd olsun! Ardından o rahip orduya dahil olup şehit olmak mertebesine çıktı.

Evet İslam tarihi böyle harika haller ve dini hikayeler ile doludur. Bize düşen onları okumak ve görmektir. Ve İslam’ı hayatımızın merkezine alarak örnek Müslüman kişiler olmaktır vesselam..

Yorum yapın