Sevgisiz Büyümek !

Sevgisiz Büyümek ! Herkesin çok iyi bildiği ve kimi zaman çevresinden şahit olduğu bir durumdur. Sevgisiz Büyümek Keza alışılmış olduğu için pek de ciddiye alınan bir durum değil. Fakat birazdan okuduklarınızdan sonra sevgisizliğin ne kadar ciddi bir sorun olduğunu anlayacaksınız.
 

Konu Başlıkları

Sevgisiz Büyümek Konu Anlatımı !

Çocukluk Çağında Sevgisizlik: Ebeveynlerinden sevgi görmeyen, okşanmayan, bir çocuk kendisini bu sevgisizlikten sorumlu hisseder. Kendisinin ailesi tarafından istenmediğini, evlatlık olduğunu ya da sevilecek birisi olmadığını düşünür. Bunun ardından kendisini izole eder ve okul çağının başında asosyallik gölgesini göstermeye başlar. Yine kendisinin sevilmeyeceğini düşünür ve sınıf arkadaşları hariç her şeyle arkadaş olur.
 
Ergenlik Çağında Sevgisizlik: Ergenlik çağında sevgisizlik daha büyük bir sorun oluşturur. Çocuklar aynaya bakmaktan vazgeçerler. Aynaya bakmak yerine çevresindekileri taşlamaya başlarlar. Çünkü sevilmemek için hiçbir suçları olmadıklarını fark ederler. Ve genellikle, çevresindeki insanların kötü olduğunu, gerçek sevginin olmadığını düşünürler. Bu da çevresine olan saldırının beraberinde sosyapsikopat teşhisinin izlerini getirir.
 
Nasıl ki çocukluğunda kabul edilmediğini düşündüyse, ergenlik çağında ise birey dünyayı kabullenmiyor. Empati kurmak, kurallara uymak, ve sevgi göstermek gibi faaliyetlerden uzaklaşıyor. Uzaklaştığı bu faaliyetlerde kendisinin haklı olduğunu düşünüyor. Dünyanın nasıl kendisini ittiğini düşündüyse, o da kılıcını dünyaya karşı çekiyor. Fakat yenilecektir, bunu bilmiyor…
 
Yetişkinlik Çağında Sevgisizlik: Sevgisiz Büyümek Yetişkinlik çağında birey artık tamamen çevresinden izole hâle geliyor. İlişkilerinde gerçek sevginin olmadığını düşünerek, karşısındaki insanlara güvenmiyor. Çoğu zaman insanların canını yakabiliyorlar. Yetişkinlik çağında ne mi oluyor? !
 
İnsanlar birilerinin gerçekten kendilerini sevebileceğini düşünmüyor. Ya da güvenmedikleri hâlde o bir parça sevgiye aç kalıp, güvensiz bağlanıyorlar. Birisinden sevgi görünce asla ayrılığı kabul edemiyorlar ve kıskançlıkla masum insanları katlediyorlar. Kaşları çatık, başları aslında yerden kalkmayan, öz güvensiz bireyleri topluma karıştırıyoruz.
 

Tedavisi Nedir?

Sevgisiz Büyümek Tabii psikolog ve psikoterapi yoluyla tedavi süreci başlatılacaktır. Bu tedavi sürecinde bireye sevgisiz büyümenin kendisinin suçu olmadığı öğretilir. Sevginin mutlak bir gerçek olduğunu sorgulama yöntemiyle gösterilecektir. Uygulamalı eğitimlerde çocuklar aracılığıyla yol katedilmesini tavsiye ederim. Misal, yetimhanede büyüyen bir çocuğa gidip, sevgiyle yaklaşması söylenebilir. Çocukların tebessümü ve gösterdikleri samimiyet çok önemlidir. Onları hayat ile barıştıracağına, en azından nerede, ne zaman güvenmeleri gerektiğini öğreteceklerine inanıyorum.
 
Sonrasında insanlara saygı duymayı, onlarla empati ile iletişim kurmayı öğreneceklerdir. İlişkilerin sonsuz olmadığını anlayacaklar. Veda ederken bile karşısındaki insana mutlak bir saygı göstermeyi bileceklerdir.
 
İlerde çocuk sahibi olursa ona masal okumayı, saçlarını okşamayı, ona vakit ayırmayı, onu mutlu etmeyi öğrenecektir. Sevgisiz geçen onca sene ne yazık ki çabuk tedavi edilemeyecektir. Fakat imkânsız da değildir. Birey, aynı zamanda ektiğini biçmeyi öğrenecek. Ve mutlu olmak için daha fazla sevgi ekecek…
 
Sevgisiz Büyümek Peki Dünya’da Hiç Sevgi Olmasaydı? Aklımıza başta robotların olduğu bir dünya geliyor. Robotların olduğu bir dünyada, sevginin olmadığı dünyada sadakat olmazdı. Bağlılık olmazdı. Şefkat olmazdı. Vicdan olmazdı. Pişmanlık olmazdı. Planlanmış faaliyetler fakat duygusunu yitirmiş bir dünya olurdu. “Seni Seviyorum”, “Seni Özledim” diyen bir robot var fakat; o robotun ne kalbi, ne ruhu var. Aslında biz robotlardan değil sevgisizlikten korkuyoruz; yalnızlıktan, hissizlikten korkuyoruz. Birini sevemeyecek olmaktan, mutlak değere ulaşamamaktan korkuyoruz.
 
Dünya için mantıklı olanı isterken, sevgiyi yitiriyoruz. Sevgiyi yitirdikçe, insanları sevgi açlığıyla kötü olmaya zorluyoruz… Oysaki bilmiyorlar ki: DÜNYAYI SEVGİ KURTARACAK!