Kabir hayatı insanların bu dünya ölümleriyle birlikte kıyametin konmasıyla yeniden diriltilmeye kadar geçen süreye denir. Kabir hayatına aynı zamanda berzah hayatı da denmektedir.
Kabir kelime olarak Arapça olup kabr kelimesinden gelmekte olup, ölünün gömüldüğü yer manasına gelmektedir. Makber kelimesi de kullanılmaktadır. Türkçe’de ise kabirle eş anlamlı olan mezar kelimesi kullanılır.
Kabir Hayatı Var mıdır?
Biz Ehli sünnet vel cemaat olarak elbette vardır diyoruz. Aşağıdaki ayet ve hadisler açıktır. Bununla beraber bir kişinin kabir hayatı başlaması veya yaşaması için illa ki onun bedeninin mezara konulması gerekmez.
Vefat kişi ister kabre konulsun ister vahşi hayvanlar tarafından yensin, isterse denizde boğulsun isterse yakılarak kül olsun, insan öldü mü kabir hayatı başlar.
Bu cihetle kabrin kazılmış mezar anlamını çağrıştırması sebebiyle yanlış anlaşılmalara mani olmak için kabir hayatı yerine “berzah hayatı” demek daha doğru olur. Zira berzah iki şey arasındaki perde ve sınır anlamına gelir.
Kabir Hayatı ile İlgili Hadisler
Bir hadiste şöyle buyurularak “Kabir, ahiret duraklarının birincisidir. Eğer bir kimse eğer o duraktan kurtulursa ondan sonraki duraklar daha kolay geçer. Eğer ondan kurtulamazsa, sonrakileri de geçmek daha zordur”(Tirmizi) ölümden sonra ahiret hayatının başladığı ifade edilmiştir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) başka kabir için “Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçedir veya Cehennem çukurlarından bir çukurdur.” (Tirmizi) diyerek kabir hayatında ya azap veya mükâfat olacağını bildirmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.v) bir mezarlıktan geçiyordu. İki mezarda bulunan ölünün bazı küçük şeylerden azap çektiklerini gördü. Bu iki ölüden biri hayatta iken koğuculuk yapıyor, diğeri de idrarını ayakta yapıyordu.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) yaş bir dal alarak ortadan ikiye bölmüş ve her bir parçayı iki kabre de dikmiştir. Bunu gören ashabı hikmetini sorduklarında dedi ki “Bu iki dal kurumadıkça o ikisinin de çekmekte olduğu azabın hafifletilmesi umulur.” (Buhâri Cenâiz, 8)
Hz. Peygamber (sav) bir hadislerinde şöyle buyuruyor “Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur.” (Tirmizi)
Kabirde Sorulacak Sorular
Bir hadiste İnsan öldükten sonra kabre konulur sonrasında Münker ve Nekir adı verilen iki melek kendisine gelir ve “Rabb’in kimdir?”, “Peygamberin kimdir?” “Dinin nedir?” diye sorar. Mü’min olan bu sorulara rahatça cevap verir. Kâfir ise cevap veremez ve kabir azabı görür.” (Tirmizi Cenaiz 70)
Yani o kişi iman ve güzel amel sahibi ise bu sorulara doğru cevaplar verecek ve cennet gösterilerek o kabir kendisine cennet bahçelerinden bir bahçe olacaktır. Eğer o kişi kâfir veya münafık ise bu sorulara cevap veremeyecek ve cehennem gösterilerek o kabir cehennem çukurlarından bir çukur olacaktır.
Kabir hayatı bir azap mı veya nimet mi olacağı ile ilgili hem Kur’an’da hem sahih hadislerde çeşitli bilgiler vardır.
Kabir Azabı Var mıdır?
Kabir hayatı dediğimizde azap ve buna ait hükümler Kuran ve sahih hadislerde varid olup Ehl-i Sünnete göre vardır ve haktır.
İmam-ı Azam hazretleri kabir azabını Kur’an’da şu iki ayette vardır demiştir.
Tövbe suresi 101. ayet “Kendilerine iki defa azap edeceğiz. Onlar sonra da büyük bir azaba uğratılırlar.” burada geçen iki azaptan birisi dünya musibetleri diğeri ise kabir azabı olduğunu müfessieler beyan ediyor.
Tur suresi 47. ayet “Zalimler için şüphesiz bundan başka da azap vardır; fakat onların çoğu bilmezler.” bu ayette geçen “bundan başka azap” için İmam-ı Azam kabir azabı demiştir.
Ayrıca Mümin Suresi Ayet 46. Ayette kabir azabına işaret etmektedir. “Sabah-akşam, ateşe arz olunurlar. Kıyamet koptuğu gün de şöyle denir “Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sürükleyin!”
İşte madem kabir hayatı var ve önümüzdedir ve kaldırmak gibi bir imkanı yoktur o zaman bize düşen ders almak ve oraya hazırlıklı gidebilmektir vesselam.