Hazreti Meryem Kıssası

Hazreti Meryem dinimizin müstesna kadınları dediğimizde öne çıkan, cennetle müjdelenen dört kadından biri olan ve büyük Peygamberlerden olan Hazreti İsa’nın annesidir.

Hazreti Meryem hayatını incelediğimiz vakit çok sıkıntılar ve zorluklar çektiğini, her daim sabır ettiğini ve Allah Teâlâ’nın kendisine her zaman ettiğini görürüz.

Hazreti Meryem ve Ailesi

Davut peygamber Hz. İbrahim’in soyundan gelen hükümdar peygamberlerdendi. Hz. Meryem’in babası İmran da bu soydan geliyordu. Babası rüyasında, Kudüs’te bulunan Süleyman Mabedinin kandillerini yaktığını görünce bu rüyayı bir çağrı kabul etmiş ve eşi Hanna ile birlikte Kudüs’e gelmiştir. Burada Beytü’l Makdis’e hizmet ederek hayatlarını burada devam etmişledir.

Hanna’nın en büyük arzusu ve aynı zamanda üzüntüsü bir çocuk sahibi olmaktı. Ama hem kendisinin hem eşinin yaşları epey ilerlemiş ve yaşlanmışlardı. Buna rağmen çocuk sahibi olabilme arzusu o kadar şiddetliydi ki her daim içten dua ediyordu.

Öyle ki ihlasla yapılan dualar ve yakarışlar karşılık buldu ve Allah onlara bir evlat ihsan etti. Gebe olduğunu öğrenen Hanna ve eşi çok sevinirler ve bir gösterge olarak Ali İmran suresi 35. Ayette geçtiği üzere şöyle dua ederler. “Allah’ım, karnımda taşıdığım bu çocuğu sadece sana hizmet etmek üzere adadım. Bunu benden kabul et.”

Adeta bir mucize olacak bir şekilde ihtiyar bir annenin hamile olması, hem İmran’ın kral peygamber soyundan geliyor olması hem Tevrat’ta geçen bazı hadiselerin ortaya çıkması ile hahamlar ve halk bu bebeğe farklı bir gözle yani İsrail’in kurtuluşunu sağlayacak olan mesih olarak bakmaya başlamışlar.

Hazreti Meryem

Zaman geçmiş, doğum vakti gelmiş ve hafif kızıl saçlı bir kız bebek dünyaya gözlerini açmıştı. Adını  Meryem koydular yani dindar kadın, iffetli kadın…

Hahamlar ve halk bu doğan çocuğun erkek değil de kız olması karşısında hayal kırıklığına uğradılar hatta tepki verenler de oldu. O dönemde kızların mabetlerde ibadet etmesi, Tevrat okuması gibi dini emirleri yapması yasaktı. Bunu bilenler bir kız mabede nasıl hizmet eder ve Allah’a nasıl ibadet eder dediler.

Hazreti MeryemBebeğinin babası olan İmran doğumundan kısa bir süre sonra vefat etti. Annesi Hanna da bebeğini aldı ve adağını yerine getirmek için mabedin yolunu tuttu. Lakin Hanna orada çıkan tartışmalarda hayatını kaybetti. Ondan sonra Meryem bebek teyzesinin eşi olan Zekeriya peygamberin himayesinde mabede verildi.

Hazreti Meryem 13-14 yaşına kadar Zekeriya Peygamber’in eğitiminde ve muhafazasında gündüzleri mabede hizmet ederek, geceleri ise odasında ibadetle günlerini geçirirdi. Yanına yalnız Hazreti Zekeriya giriyordu, her girdiğinde ise çeşit çeşit nimetler görüyordu. Öyle ki bu nimetler kışın yaz meyveleri yazın kış meyveleri oluyordu.

Bu durum Ali İmran suresi 37. Ayette şu şekilde geçer. “Rabbi onu güzelce kabul etti ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi. Zekeriya’yı da onun bakımı ile görevlendirdi. Zekeriya, Meryem’in bulunduğu mihraba (yani odaya) her girdiğinde onun yanında yeni bir rızık bulurdu. Bu sana nereden geldi ey Meryem!” diye sorar. Meryem de “Allah tarafındandır.” cevabını verirdi. Kuşkusuz Allah istediğini hesapsız bir şekilde rızıklandırır” dedi”

Hazreti Meryem ve Hazreti Cebrail

Hazreti Meryem günlerini bu şekilde sürekli iffetle ve ibadetle geçiriyordu. Bir zaman oldu ki Hazreti Cebrail (a.s.) insan suretinde yanına Hazreti Meryem geldi.

Hazreti Meryem onu bir insan bildiği ve bir zarar verebileceğinden endişe ettiği için ne yapacağını bilemedi ve çevresinde yardım edebilecek birisi de yoktu. Hemen Rabbine sığınarak “Ben senden, Rahman olan Allah’a sığınırım. Eğer Allah’tan korkuyorsan bana dokunma dedi” (Meryem suresi 18. Ayet)

Hazreti Cebrail (a.s) neden insan olarak gelmişti? Eğer melek olarak gelseydi belki dehşete kapılacak ve ondan korkup kaçacaktı. Söylediklerini belki dinlemeye tahammül edemeyecekti. Hazreti Cebrail (a.s) neden geldiğini izah için “Ben, sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamak için Rabbinin gönderdiği bir elçiden başkası değilim” dedi (Meryem suresi 19. Ayet)

O an Hazreti Meryem karşısındakinin Hazreti Cebrail (a.s) olduğunu bir melek olduğunu anladı. Lakin Şaşkındı zira hiç bir erkek eli değmemişti ve iffetli bir kimse idi. Bu nasıl olabilirdi ki ve sordu “Benim nasıl çocuğum olabilir. Bana bir erkek eli değmemiştir. Ben iffetsiz de değilim” (Meryem suresi 20. Ayet)

Ona cevaben denildi ki “Evet, öyle Rabbin diyor ki: O bana kolaydır. Hem biz onu nezdimizden insanlara bir mucize ve rahmet kılacağız. Bu ezelde hükme bağlanmış bir iştir” (Meryem 21. Ayet)

Yüce Allah (c.c.) Hz. İsa’yı (a.s) babasız doğmasını takdir ettiğinden, mucizevi bir şekilde ayetin ifadesi ile onu ruhundan üfleyerek yaratmıştır.

Hamile kalan Hazreti Meryem artık insanlardan uzaklaştı ve doğumuna kadar Allah’a karşı ibadetlerine devam etti. Bulunduğu durum ve karşılaşacakları şeyler için ona yalvararak dua etti.

Keşke Ölseydim Dedi

Zamanın geçti ve doğum sancıları arttı, öyle ki korkuları da o kadar arttı. Bir hurma ağacının altına oturdu iyice bunalmıştı. Doğum sancıları da artmıştı ve kavmine ne diyecekti.  Üzüldü öyle ki ağzından şu cümleler çıktı. “Keşke bundan evvel ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım” (Meryem 23. Ayet)

İşte bu sırada Hz. Cebrail Allah’ın emriyle onun imdadına geldi ve ona dedi ki “Üzülme, Rabbin senin hemen altında su yatağı yarattı. Hurma ağacını da kendine doğru silkele ki sana taze hurma dökülsün. Ye, iç, gözün aydın olsun. Şayet insanlardan birini görürsen de ki ‘ben çok esirgeyici olan Rahman’a adakta bulundum. Bugün artık kimseyle konuşmayacağım’ de!” (Meryem suresi 26. Ayet)

Allah tarafından korunan ve gözetilen Hz. Meryem yalnız değildi. Bu durumu için Hazreti Meryem etrafına bir şey söylemesine gerek yoktu zira bu ayetle tepkilere biz cevap veririz denmiş oluyordu.

Hazreti Meryem

Hazreti Meryem aldığı bu manevi destekle rahatlamıştı. Doğan çocuğunu kucağına aldı ve kavminin yanına gitti. Baştan beri korktuğu şey başına geldi ve herkes onu çok kınadı. Halk dedi ki: “Ey Meryem! Gerçekten sen çirkin bir şey yaptın! Ey Harun’un kız kardeşi, senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.” (Meryem 27-28. Ayetler)

Onların bu sözlerine Hz. Meryem bir şey demiyor ve susuyordu. Artık öyle bir noktaya geldi ki başıyla kundaktaki yavrusunu işaret etti. Onlara adeta ona sorun, demek istiyordu.

Bebek Olan Hazreti İsa Konuştu

Etrafına toplanan insanlar gülüşerek “Hiç beşikteki bebekle konuşulur mu?” dediler. Ama o bebek Hz. İsa (a.s.) idi ve Allah’ın izniyle dile geldi ve şöyle dedi:

“Kuşkusuz ben Allah’ın kuluyum. Rabbim bana Kitab’ı İncil’i verdi. Beni peygamber kıldı. Nerede bulunursam bulunayım beni mübarek ve erdemli kıldı. Hayatım boyunca bana, namazı ve zekâtı emretti. Beni anneme saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir).”

Beşikte olan ve henüz bebek olan yavrunun konuşmasından sonra, bu hakikati Allah bizlere şöyle buyuruyor “Hakkında şüpheye düştükleri Meryem oğlu İsa işte budur. Allah’ın çocuk edinmesi düşünülemez. Allah yücedir, bu (iddia)dan uzaktır. Bir işe hükmettiği zaman ona sadece ‘ol!’ der, o da oluverir.” (Meryem 34-35. Ayetler)

Yüce Allah (c.c) bu ayetlerde Hazreti İsa’nın babası olmadan dünyaya geldiğini, toplumun yani herkesin gözü önünde kimsenin inkar edemeyeceği bir şekilde göstermiş oldu.

Hazreti İsa’nın gökyüzüne yükseltilmesinden yaklaşık 6 yıl sonra Hazreti Meryem vefat etti. Hayatı hep zikir ve ibadetle geçmiştir. Hazreti Meryem, Asiye, Hatice ve Fatıma ile birlikte cennetle müjdelenen dört kadından birisi olup kabrinin nerede olduğu ile ilgili ise kesin bir bilgi bulunmamaktadır.

https://www.youtube.com/watch?v=-dBbk3jQbY0

Kıssadan Hisse

Bizler bu kıssalardan hisseler dersler çıkarırız. Bu kıssaya baktığımızda onun ne kadar güzel bir örnek olduğunu görebiliyoruz. Çok zor durumlarla karşı karşıya gelse de bunların bir imtihan olduğunun bilincinde olması, hiçbir zaman isyan etmediği gibi aksine her daim kendisine verdiği nimetlere şükretmesi bizlere örnektir.

Bu dünyaya geldiğimizden ölümümüze kadar geçen sürede şüphesiz birçok imtihandan geçiyoruz. İşte hayatta karşımıza çıkan her türlü sıkıntılar, zorluklara karşı biz Hz. Meryem misali isyan etmeyeceğiz, verilen nimetlere her daim şükür edeceğiz ve bileceğiz ki Allah her daim bizledir.  Aynı bu kıssada geçtiği gibi vesselam.

Yorum yapın