Felsefe Nasıl Ortaya Çıktı? Bugün yapılan felsefi tartışmaların kaynağı aslında milattan öncesine dayanmaktadır. İlk olarak Milet’te bulunan İyonya uygarlığında felsefe doğmuştur. MÖ. 7. yüzyıldan başlayarak insanlar dünyayla ilgili birçok şeyin sebebini anlamaya çalıştılar. Özellikle doğal afetler, gök olayları gibi açıklanamayan şeyler felsefeden önce uzun bir süre mitoloji ile açıklandı. İnsanlar tanrıları kızdırdığında tanrıların da öfkesini belli etmek için şimşek çaktırdığına inanılıyordu. Ancak İyonya uygarlığı bunun çok da mantıklı olmadığı kanaatine vardı. Bu yüzden de insanlar daha mantıklı açıklamalar yapabilecekleri bilgiler aradılar. Böylelikle felsefenin doğuşu gerçekleşmeye başladı.
Felsefe Neden Yunanistan’da Çıkmıştır?Neden Milet?
Milet kenti bugünkü İzmir ve Aydın sınırları içerisinde bulunmaktadır. MÖ. 6. yüzyılda kentin Anadolu’ya, Ege ve Akdeniz’e yakın olması sebebiyle liman faaliyetleri ve ticaret gelişmişti. Ticari faaliyetler farklı medeniyetlerin icatlarını ve düşünüş tarzlarını benimsemelerini sağladı. Böylece matematikle ve bilimle tanıştılar, teknik bilgileri öğrendiler. Öğrendikleri yeni bilgiler İyonya uygarlığında yaşayanları daha çok düşünmeye teşvik etti. Zaten mitoloji anlayışı ile fazlasıyla düşünmeye meyilliydiler. Öğrendikleri yeni bilgileri de açıklamaya çalıştıkları şeyleri açıklığa kavuşturmak için kullandılar. Felsefe anlayışının ilk filozofu olan Thales, bu alnda bir öncü olmuştur.
İyonyalıların hüküm sürdüğü Milet kenti ya da Miletos, Anadolu’da yer almaktadır. Zamanında istilalar sebebiyle Yunanistan’dan kaçmak zorunda kalan Akalar Efes, Milet ve Foça bölgesinde bir uygarlık kurmuştur. Bölgede İyonyalılardan önce Türkler, Hintliler, Çinliler ile birlikte Mezopotamya ve Mısır uygarlıkları da yaşamıştır. Farklı uygarlıkların farklı dönemlerde bir arada yaşamış olması mitolojik ve dini düşünce yapısı üzerinde etkili olmuştur. Felsefe ise mitolojiden ve dinden tamamen ayrılarak sadece akla dayalı bir akım başlatmıştır. Tabii ki bu durumda coğrafi ve kültürel zenginliğin etkileri göz ardı edilemez.
İyonya uygarlığı kültürel anlamda Mezopotamya ve Mısır uygarlıklarından; Fenikelilerin ve İranlıların kültürlerinden fazlasıyla etkilenmiştir. Uygarlığın güçlü bir ekonomiye sahip olması da refah seviyesini yükseltmiştir. Böylece halk arasında farklı düşünen, sorgulayan, daha çok cevap arayan insanlar deli olarak addedilebilecekken saygı görmüştür. Ekonomik bağımsızlık ve özgür düşünce ortamı kişilerin kendilerini herhangi bir baskı altında hissetmeden felsefeyi ortaya çıkarmalarını sağlamıştır.
Felsefenin Doğuşunu Etkileyen Düşünce Yapısı
Felsefi düşüncenin temelinde akla dayalı olması temel kabul edilir. Düşünce yapısı sistematiktir. Eğer İyonya uygarlığı olmasa; uygarlık Milet kentinde kurulmasa belki de felsefe çok daha geç doğabilirdi. Bazı şartlar felsefenin ortaya çıkışını hızlandırdı. Toplumda yüksek refah seviyesine sahip olmak önemliydi. Böylece hayatta kalmak için ekonomik mücadele vermek zorunda değildiler. Hemen herkesin iyi bir işi ve düşünmek için bolca zamanı vardı.
Önceki medeniyetlerden alınan kültürel zenginlik, ticaret sayesinde edinilen bilgi birikimi ve toplumdaki açık görüşlü yapı da felsefe için tetikleyiciydi. İnsanlar farklı düşünce ve inançları ortaya çıkarmaları halinde hoşgörü ile karşılanacaklarının farkındaydı. Zaten felsefede olmazsa olmaz bir unsur olarak kabul edilen merak duygusu da bu toplumda gelişmişti. Karşılaştıkları ilgi çekici olayları boş verip yaşamaya devam eden insanlar değillerdi. Merak ediyorlar ve sebeplerini anlamaya çalışıyorlardır.
Bu altyapı sayesinde Yunan filozofu Thales gibi düşünürlerin ortaya çıkması gecikmedi.Thales için yaşamı din ve mitoloji ile açıklamak asla yeterli değildi. Bu yüzden sistematik bir düşünce sistemi geliştirerek evrenin ilk ana maddesi olan Arkhe’nin ne olduğuna cevap bulmaya çalıştı.
Felsefe Nasıl Başladı?
Peki, ne olduğu da felsefe akımı doğdu ya da düşünce akımları felsefeyle açıklanmaya başladı? Tam olarak spesifik bir olay ya da tarih olmasa da felsefenin gelişimi sistematik basamaklarla açıklanabilir. Olayların üzerine düşünme konusunda fazlasıyla vakit harcayan insanlar için mevcut bilgi ve birikimler asla yeterli olmadı. Din ve mitoloji sadece ezberci bir şekilde olaylara açıklama getiriyordu. Ancak insanlar varoluş ve bilgi ile ilgili daha fazlasına ihtiyaç duyuyordu. Bu yüzden merak ettikleri konulara çok fazla kafa yorarak gerçek bilgiye ulaşmaya çalıştılar (Simya ile Kimya Arasındaki Farklar ve Ortak Özellikler)
Felsefi teori, her çeşit hayal gücünden, deneyimlerden ve çağrışımlardan yararlanarak ortaya mantıklı bir açıklama koymaya çalışıyordu. Felsefe, akli olmayan bilgi ile akli olan bilgiyi ayırt etmek üzerine kuruluydu. Yaşanan olayların ya da nesnelerin özünü bulma çabası mevcuttu. Her ne kadar felsefe Antik Yunan’da daha sistemli bir hale gelmiş olsa da birçok bilgi ve kültür birikiminin önemi inkar edilemez. Bu yüzden bölgeden daha önce birçok köklü medeniyetin gelmiş olması; bilim anlamında çok şey kazandırmış olmaları son derece önemlidir.