Değerli takipçilerim bu yazımda yaşamın sonu ve sonsuzluğun başlangıcı olan ölüm , cenaze namazı hakkında bilgiler hakkında bilmediklerimizi kısa kısa paylaşacağım. Nitekim kimse istemesede herkesin uğrayacağı bir durak ölüm. Tek gidişlik bileti olan bir tren belki sevdiklerimizin arkamızdan yas tuttuğu. Bu konuyu paylaşmamın bir sebebi de en yakın arkadaşlarımdan birine vermiş olduğum söz. İnşallah bir nebze merakınızı giderebilirim.
Ölüm nedir ? Cenaze namazı nasıl kılınır? Bu konular ile ilgili kısa bilgiler vereceğiz inşallah. Her canlı ölümü tadacaktır. (Al-i İmran suresi 185) hakikatine bizler iman etmişiz ki bu fani dünyaya imtihan maksadıyla geldiğimiz gibi vazifemiz bitince de geldiğimiz yere döneceğiz.
Ölüm nedir ?
Ölüm kısaca biyolojik olarak yaşamın sona ermesi demektir. Yaşayan tüm organizmaların işlevini kaybederek ekosisteme geri dönmesi de denilebilir. Bu balık olur, çiçek olur, insan olur, kuş olur. aslan olur fark etmez. Varlığın hangi şekle büründüğü önemli değil önemli olan yaşam fonksiyonu olan bir canlının bu yaşamsal işleyişini ani (kaza) yada zamanla kaybetmesi demektir ölüm.
Dinimize göre ölüm yok oluş değildir, bilakis ebedi bir alemde var olmaktır. Ölmek demek yok olmak, çürümek, mahvolmak, hiç olmak asla değildir. Kudreti nihayetsiz olan Allah’ımız bizi nasıl yarattı ise öylece yeniden elbette yaratacaktır. Ölüm efendimiz Hz. Muhammed (sav.) göre “Dostu dosta kavuşturan bir köprü” , Hz. Mevlana Celaleddin-i Rumi’ ye göre “Düğün günü” , Allah (cc.) ise Kuranı kerimde “ Herkes ölümü tadacaktır; yaptıklarınızın karşılığı size eksiksiz olarak ancak kıyamet gününde verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılır da cennete konursa artık kurtulmuştur. Dünya hayatı zaten aldatıcı şeylerden ibarettir.(Al-i İmran Suresi 185.ayet) ” buyurmuştur.
Cenaze Namazı nasıl kılınır?
Cenaze namazı ve cenaze ile ilgili Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) “Ölülerinizin güzel işlerini yad edin, kötü taraflarını dile getirmeyin.” (Tirmizi, Cenâiz, 34) buyurmuştur.
Ölmüş bir kişiye yapılan hazırlıklara teçhiz, ölünün yıkanmasına gasil, kefenlenmesine tekfin, tabuta konup taşınmasına teşyi ve kabre konmasına defin denir.
Namazı kılınacak kimsenin Müslüman olması, yıkanmış ve kefenlenmiş olması, cemaatin önünde olması önemlidir. Ayrıca Hanefi ve Maliki mezhebine göre bedeninin tamamı veyahut yarıdan fazlası yada başı ile birlikte en az yarısı bulunması iktiza eder.
Evet cenaze namazı rüku ve secdesi bulunmayan bir namazdır. Bu namazın rükünleri kıyam ve tekbirlerdir diyebiliriz.
Cenaze namazı iftitah (başlangıç) tekbiriyle ayakta kılınan, dört tekbirli bulunan bir namazdır. Bu namazda selam vermek vaciptir. Cenaze namazının sünnetleri ise, Allah’ımıza hamdü ve sena etmek, Resûlullah’a (s.a.v.) salavat ve selam getirmek ile hem ölü hem de Müslüman kardeşlerimiz için dua etmektir.
Cenazeye ve kıbleye yönelik saf tutularak namaza niyet edilir. İmam tekbir getirerek ellerini bağlar ve cemaat da tekbir alarak imama tabii olur.
İmam ve cemaat içinden sessiz olarak “Sübhaneke”yi “vecelle senâuk” ekleyerek okurlar. Sonrasında imam ellerini kaldırmadan tekbir alır, cemaat da içinden tekbir alır ve herkes içinden sessizce “salli” ve “barik” dualarını okurlar.
Akabinde tekrar eller kaldırılmadan tekbir alınır ve bilenler bir cenaze duasını, bilmeyenler ise “Fâtiha” suresini veya başka bir dua okurlar. Yine aynı şekilde eller kaldırılmadan tekbir alarak sağa ve sola selam verilerek namazı tamamlanmış olur.
Cenaze Namazı hakkında bilgiler
Cenaze namazında iken taharet (temiz olmak) kıbleye yönelmek, setr-i avret (yani vücudun örtülmesi gereken yerlerin örtülmesi) ve niyet gibi şartlara riayet edilmesi önemlidir.
Şafi mezhebine göre ise kişi ölüp de bir tek uzvu kalsa bile cenaze namazı kılınabilir. Sahabeler ölmüş ama sadece eli bulunan bir sahabenin namazını kılmışlardı. Canlı olarak doğmuş ama ölmüş çocuk yıkanır ve cenaze namazı kılınır. (el-Fetâva’l-Hindiye)
Cenaze namazı vakti için belirli bir vakit yoktur. Gün içinde her saatinde cenaze namazı kılınabilir. Lakin zorunlu bir hal olmadıkça kerahet vakitlerinde kılınması uygun görülmemiştir. (Tirmizî, Cenâiz, 41).
Her şeyi ile hazırlanmış olan bir cenazeyi bekletmeden, namazını kılıp hızlıca defnetmek daha evladır. (Tirmizî, Cenâiz, 30). Böyle olmakla beraber, daha çok cemaatin olması, ölenin akrabaları, eş, ve dostları gibi hukuku bulunanların cenaze merasimine katılabilmeleri için cenaze bir süre bekletilmesi de caizdir.
Gıyabi cenaze namazı evvelen, asl olan cenazenin hazır olmasıdır. Böyle olmakla beraber birlikte cenazesi hazır olmayan biri için de namaz kılmak caizdir. Örnek olarak Resûlullah (s.a.v.), Habeş Kralı olan Necaşi vefat ettiğinde, onun cenaze namazını gıyabında kıldırmıştır. (Buhari)
Kadınların cenaze namazına katılması ile ilgili olarak kadınların bir zaruret gerektirmedikçe erkeklerle aynı safta bulunmamaları gerekmektedir. Bu noktada hangi namaz olursa olsun kadınlar erkeklerle birlikte namaz kılarlar ise erkeklerin arkasında durmaları iktiza eder.
Nitekim Hz. Peygamber’in (s.a.s.) hayatına baktığımızda namaz saflarını önde erkekler, sonrasında erkek çocuklar ve en arkada kadınlar olmak üzere tanzim etmiştir. (Müslim). Bununla birlikte cenaze namazında kadınların bu kurala uymamasına mekruh demişler.
Cenaze namazı dışarıda mı kılınmalı mı? Eğer bir mazeret yoksa cami dışında kılınır. Lakin yağmur, çamur, soğuk gibi bir mazeret varsa camide kılınmasında bir sakınca yoktur (el-Fetâva’l-Hindiye)
Birden fazla cenaze var ise bunların cenaze namazlarını ayrı ayrı kılmak daha uygundur. Bununla beraber hepsi için tek bir namaz kılmak da caizdir.
Cenaze namazı 2. kez kılınabilir mi? Esasen bir defa kılmak ile farz yerine getirilmiş olur. Bununla beraber cenaze namazında bulunamayanlar münferit (tek) olarak veya ayrı bir cemaat ile tekrar kılabilirler. Hz. Peygamber (s.a.v.), namazda hazır bulunamadığı için Ümmü Sa’dın daha sonra cenaze namazını kılmıştı. (Tirmizi)
Ayakkabı ile cenaze namazı kılacak kimsenin ayakkabısında namaza engel bir pislik yoksa namazını ayakkabısıyla kılmasında dinen bir sakınca bulunmamaktadır.
Herşey çok açık ve güzel anlatılmış elinize saglık Allah razı olsun
Teşekkürler Mevlüde hanım. Allah sizden de razı olsun.